YARIŞMANIN AMACI
29 Ekim 1923’de ilan edilen Cumhuriyet çok yönlü bir uygarlık iddiasıydı. Bu iddiayla demokrasi açığı yaratmayan bir yönetimin kurulabilmesi için, katılımcı demokrasi pratiklerinin gelişmiş olması ve etkin, güçlü yerel yönetimlerin gerçekten çalışıyor olması gerekir. Türkiye’nin hem demokrasi, hem de yerel demokrasi tarihi içinde özgün ve saygın bir yere sahip olan İzmir İkinci yüzyıla demokrasi iddiasını yükselten bir “anıt-yapı/kurum” geliştirerek girmek, yerel demokrasi pratiklerinin canlandırıcı/sürdürücü bir odağını oluşturmak istiyor. Öneriler bu odağın fiziki yapısı ve kurumsal düzenlemeleri üzerinden değerlendirilecektir.
Yarışmacılardan beklenen, “İzmir’in demokrasi odağının” İzmirlilerle ilişkisinin nasıl kurulacağı konusunda bir tahayyül geliştirmesi ve bunu bir yapı önerisi haline getirmesidir. Bu binada İzmir yerel yönetiminin sadece temsili ve meclis faaliyetleri yer alacaktır. Başkanda toplanan temsil faaliyetlerini; uluslararası düzeyde, merkezi yönetimle ilişkilerde ve İzmirlilerle ilişkilerde olmak üzere üç farklı boyutuyla düşünmek doğru olur. Bu nedenle birinci mekan talebi bu amaçla tasarlanmış bir başkanlık makamı ve ilgili birimleridir. İzmir Büyükşehir Belediyesinin bugünkü kurumsal yapısından kaynaklanan ikinci önemli mekan talebi ise “Şehir Meclisleri Salonu”yla birlikte doğrudan ve dolaylı ilgili kullanım alanlarından oluşmaktadır.
Türkiye genelinde olduğu gibi belediyelerde de demokratik örgütlenme temsili demokrasi mantığıyla kurulmakta ve bunlarda da esas karar organı belediye meclisleri olmaktadır. Ama temsili demokrasi mekanizmaları içinde ulaşılan siyasal kararlar çoğu kez önemli demokrasi açıkları yaratmakta, bu demokrasi açığını kapatmak için de belediyeler kent konseyleri, kadın meclisleri, gençlik meclisleri, çocuk meclisleri oluşturmaktadır. İşte bu bina tüm bu demokratik meclislerin toplandığı bir ortak kent meclisleri salonuna sahip olacak ve salon bu binanın temsili demokrasi kanadını oluşturacaktır.
İzmir’i özel bir kent haline getiren, yaşam kalitesini yükselten özelliği, İzmirlilerin gündelik yaşamlarında kamusal alanları etkili bir şekilde kullanabilmeleridir ve bu durum özneler arası uzlaşma kanallarını geliştirmektedir. İzmir’de bir demokrasi odağı oluşturmak için yapılacak binanın programı içinde ayrılacak alanların ikinci kaynağını kamusal alan etkinliklerinin ve sivil toplum faaliyetlerinin mekan talepleri oluşturacak, ancak, bu tür faaliyetler için ayrılan alanlar, belli kişilere/kuruluşlara tahsis edilmeyerek kapalı ve donuk bir sistemden özenle kaçınılacak, her alanın çok amaçlı kullanımı gözetilecektir.
Hazırlanacak fikir projesi tasarımcıya önemli fırsatlar verdiği kadar önemli sorumluluklar da getirmekte, onu sadece bir bina tasarımcısı olmaktan çıkararak, aynı zamanda meydan ve etkinlik tasarımı konusunda da öneriler yapacak konuma getirmektedir. Yapılacak binanın farklı disiplinlerdeki tasarımcılarından, meydanın olağan üstü öyküsünün farkında olarak, bina için olduğu kadar binanın meydanla ilişkileri için de öneriler beklenmektedir. Bu amaçla yarışma iki aşamalı olarak açılacak, ilk aşamadan ikinci aşamaya geçen projeler üzerinde yapılacak jüri kritikleri amaca en uygun önerinin bulunmasını sağlayacaktır.